Derin Mavi

Yelken sporuna başladığımda en çok hoşuma giden bilginin derinliği olmuştu. Teori kısmıyla ilgili okunması gereken pek çok kitap vardı. Takip edilmesi yurtdışı kaynaklar ve sosyal medya hesapları. Buna usta denizcilerin anılarını da eklersek gözler bayağı yorulacaktı. Sadece bu yeterli miydi? Tabi ki hayır. Onları okuyup hatim ettikten sonra sıra geliyordu hayata geçirmeye. Hadi ilk aşamayı geçtik diyelim. Okumayı seviyorum. Yaz kış demeden denizde olmaya var mısın? Yoksan hiç bu işe girme. Bazen seyir yapacaksın, gezeceksin ve öğreneceksin bazen de yarışlara gireceksin fırtınada, ya da rüzgârsız hava da tekneyi hedefine götüreceksin.

Aşk olmadan olmaz

Denizi, yelkeni öğrenmeye açım. Çünkü kalbim böyle bir sevdaya, aşka aç. Hepsine varım. Derin mavi’nin derinliğine dalmaya. Aldığım pek çok eğitim ve konuştuğum bir çok eski denizciden şunu öğrendim: Denizi öğrenmeye ömrüm yetmeyecek. Ömrü uzun yol kaptanı olarak geçmiş, neredeyse hayatını denizde ve teknede yaşayan hocam bir gün dedi ki; ‘Karayel, her denize çıkışımda bir şey öğreniyorum. Güzel olan da bu. Beni hayata bağlıyor. O yüzden sana kim ben oldum, denizi biliyorum derse uzak dur. İlk öğrenmesi gereken dersi almamıştır’ dedi. Bu cümleler deniz olmak yolumda beni rotamdan şaşmama engel olan hayati sözlerdi aslında.

Yaşam boyu eğitim

Beş yıl boyunca birçok eğitimden geçip uluslararası ehliyetleri alsam ve mil yapsam da hala önümde çok yolum olduğunu biliyorum. Kalbimin iskele tarafı daha ne kadar eğitim alacaksın ömrün böyle mi geçecek? Dese de deniz olmak istiyorsam evet ömrüm eğitimde geçecek diyor sancak tarafım. Denize dalan kalbime birden Orhan Veli’nin şiiri doğuyor:

“Heeey

Ne duruyorsun be at kendini denize,

Geride bekleyenin varmış, aldırma,

Görmüyor musun, her yanda hürriyet,

Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol,

Git gidebildiğin yere…”

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir