Söz gönlümün deniz de kalbimin ışığı. Dört mevsim huzur veren o mavi sonsuzluk, tıpkı hayat gibi değil mi? Her mevsimi ayrı güzel. O mevsimleri güzellikleriyle yaşamak için bilinen zorluklarına hazır olmak gerekir. Teknemiz alesta değilse mevsimler zor geçer. Bir de bilinmeyen hesapta olmayan aksilikler var. Her ne kadar teknoloji ilerlediyse de fırtınalar engellenebilir mi?
Beklenmedik durumlar için planımız var mı? Yazın yapacağımız seyirler için teknemiz nasıl hazırlanmalı? Peki ya kışın neleri kontrol etmek gerekli? Önceliklerimiz nedir? Bu sorulara cevap vermek için önce hedefimizi belirlemek gerekiyor. Yaz için planlarım nedir? Nerelere gideceğim, rotam ne olacak? Kış için neyi hedefliyorum? Uzun seyir yapacak mıyım? Ne kadar denizde olmak istiyorum?
Doğru bilinen yanlışlar Hedeften alıkoyar
Ruhumuzu besleyen, içimizdeki fırtınaları dindiren deniz, bize umut etmeyi de öğretiyor. Rotamızı doğru belirlemek ilk adım. Ama pusulanız yoksa bir fırtınanın içinde kaybolmak içten bile değil. Tek umut, birilerinin sizi bulup yardım etmesidir. O yüzden gerekli ekipmanların kontrolü, bakımı ve tabi ki doğru kullanımı çok önemli. Sağlıklı olmak sadece fiziksel görünümden ibaret değil elbet. Yaşadıklarımızın bizden aldıklarına değil ne kattığına bakıyorsak doğru yoldayız. Teknemiz bir fırtınada hasar gördüyse ödediğimiz faturadan çok bir sonraki fırtına için bize öğrettiklerine bakmalı.
Rotam değişebilir mi? Tabi ki. Ama bu değişim, başkasının rotasına girmek olmamalı. Kendi isteklerimizi bir kenara bırakıp istemediğimiz bir maviliğe yelken açmamalıyız. Yoksa bu suyu tutmaya benzer. Ne kadar sıkı tutarsak tutalım yine de elimizden akıp gider. Uyumlu olmak, karşımızdakinin her isteğine evet demek gerektiğinde ‘hayır’ demesini bilmektir.