“Girmeye korktuğunuz mağara, aradığınız hazineleri barındırır” Joseph Campbell
Yağmurun camlara ince ve sanki hüzünlü bir beste yapar gibi dokunuşlarıydı geceleyin beni uyandıran. Oysa tüm gün yemek yemeye vakit bulamamıştım. Akşam ise yorgunluktan çıpalı deseniyle deniz kokan battaniyeme sarılıp uyuya kalmıştım. İçimden bu kadar zarif bir ses beni niye uyandırdı diye geçirirken aniden rüzgarın kuvvetiyle iyi kapatamadığım pencere açıldı. Böyle havalarda, hep denizde olanlar aklıma gelir, kalbime düşer. Her ne kadar denizcilik eğitimlerimde hocalarımın ilk öğrettiği ‘en iyi kaptan fırtınada denize açılmayandır’ olsa da. Ya denizin ortasında ani hava değişimi olduğunda yakalandılarsa. 2016’da İstanbul-Bodrum yelken yarışında böyle bir duruma denk gelmiştik. Hatta bir tekne direk kırarken, iki tekne de batmıştı. Böyle durumlarda yarışı bitirmenin ya da birinci olmanın pek bir anlamı olmuyor. Can kaybı olmasa da maddi kayıplar, camianın etkilenmesi ve eğer ekiplerde tecrübesiz kişiler varsa denize küsmeleri sonrasında bir dizi olumsuz etkiler de beraberinde geliyor.
Gecenin sessizliği, sanki ayazda kalmış çıplak bedene değen buz damlaları gibiydi. Deniz Arama Kurtarmada (DAKSAR) gece nöbetlerinde fırtınalı havalarda ‘may day’çağrısı aldığımızda da aynı duyguları hissederdim. Bedenim, sanki orada yaşananları hisseder gibi tepki verirdi.

1992 yapımı Kafkametler gemisinin Karadeniz Ereğli limanından çıkmasının ardından mendireğe çarptıktan sonra batması haberini böyle bir gecenin sabahında almıştım. Kaptanın EBIRP (acil durum lokasyon belirten sinyal)sinyalini verdikten sonra saat 10:00 civarı battığı haberinin acısı, dalga tüm kalbime yayıldı. Böyle durumlarda acı ve çaresizlik, zamanla öfkeye dönüşür.
Deniz ve denizi içine alan her alanda insanlara, ülkeme ve bütünün hayrına hizmet, benim yaşam amaçlarımdan birisi.
Ne yaparsam fayda sağlarım?
Neyi farklı yapmalıyız?
Sorularını defalarca sordum. Araştırdım. Yol zor gibi gözükse de ‘yeter ki vazgeçme’ dedim çoğu zaman.
Türk Armatörler Birliği’nin son üç yıldır düzenli olarak yayınladığı çalışma kapsamında Türk sahipli olan 1.460 geminin 2022’de küresel olarak 79 değişik ülkede girdiği 3870 PSC (Türk Sahipli Gemiler Küresel Liman Devleti Denetimleri-PSC) denetim sayısı yüzde 13.6, tutulum sayısı da yüzde 41 oranında artmış. Türk sahipli filonun 2022’de icra edilen 3870 PSC denetimiden 1.345 adedinde eksiklik bulunmazken geriye kalan 2.476 denetimde 12.704 eksiklik tespit edilmiş.
Kafkametler gemisinin akibeti konusunda kaptan, gemi personeli ve armatör tarafında doğruluğu kesinlik kazanmamış bilgiler dolaşıyor.
Yolcu gemileri ve yolcu gemileri haricindeki 3000 GT ve üzeri veya daha sonra inşaa edilmiş gemiler, 2000 yılında kabul edilen bir düzenlemeye göre kaza incelemelerine yardımcı olmak üzere VDR taşımak zorunda.
Sefer Veri Kaydedici (VDR – Voyage Data Recorder) seyir bilgilerini kaydeden cihaz. Gemilerin kara kutusu. VDR, herhangi bir kaza durumunda ilk başvurulacak bilgi depolarından biri.
Geminin kara kutusu 3000 GT altında olduğu için yoktu. Ancak VDR olsa bile tam olarak ne olduğunu bilemeyiz diyen uzmanlar var. Bu noktada ileride doğabilecek riskleri azaltmak adına bu cihazların geliştirilmesi için neler yapabiliriz?
Bununla birlikte iklim değişikliği nedeniyle son yıllarda havanın çok hızlı değişimi ve sertliği de bundan sonraki süreçte farklı önlemlerin planlanması gerektiğini gösteriyor.
Denizcilik sektöründe zorlu çalışma koşullarına ve strese bağlı oluşan durumlar için nasıl bir yol izlenmeli?
Kafkametler gemisinde şehit olan tüm denizcilerimize Allah’tan rahmet ve ailelerine sabırlar diyorum.
Bu kısa araştırma bile gitmemiz ve aydınlığa çıkarmamız gereken karanlığı gösteriyor.