Büyük sevdadır deniz…
Deniz insanı da öyle büyük sever hayat arkadaşını, çocuğunu, işini. Denizcilik sektöründe gemi, gemi onarım-bakım (gemi-liman-tersane-atölye) ve ofis tarafında çalışmak diğer sektörlere göre farklı dinamikleri de beraberinde getirir. İnsan, her türlü koşula uygun bir eğitim ve donanım ile zaman içinde uyum sağlama kapasitesine yetkin bir varlık. Ancak tüm bunların ötesinde denizcilik sektöründe olmazsa olmazların başında mesleki bilgi ve yeterlilikten hemen sonra ‘sevgi ve cesaretle bağlanmak’ geldiğini düşünüyorum.
Yaşadığı dönemdeki kısıtlı imkânlara rağmen dünya haritasını ilk çizen kişi olarak bilinen Piri Reis, Osmanlı’yı deniz imparatorluğu haline getiren Barbaros Hayrettin Paşa ve daha pek çok ünlü Türk Denizcilerini araştırdım. Neyi farklı düşündüler? Rağmenlere rağmen nasıl başardılar? Kendilerine, değerlerine, amaçlarına ve denize sevgi ve cesaretle bağlanarak.
Dünya ticaretinin yüzde 90’nını üstlenen deniz taşımacılığı, dünya ekonomisinin belkemiği olarak bulunuyor. Uluslararası denizcilik endüstrisi dünya ekonomisinden doğrudan etkilenirken deniz taşımacılığında konteynerlere düşen pay son 50 yılda yüzde 1500 artarken son 10 yılda 26 binden fazla kaza raporlanmış. (AGCS, Safety and Shipping Rewiev, 2021)
Bu açıdan bakıldığında insan kaynakları ve eğitim tarafında küçük büyük her türlü dokunuş çok önemli hâle geliyor.
EMSA’nın (European Maritime Safety Agency) 2021’de yayınladığı rapora göre 2014 – 2020 döneminde gerçekleşen kazalara bakıldığında yüzde 51’i çok ciddi, yüzde 40’ı ağır kayıplarla ilgili olmak üzere toplam 966 vaka araştırılmış. Araştırma sonuçlarına göre deniz kazalarının temelinde yüzde 45 gemi ile ilgili prosedürler, yüzde 20 insan faktörü, yüzde 16 diğer prosedürler, yüzde 15 geminin yapısı ve ekipmanları ve yüzde 4 sahil ekipmanları olarak görülüyor.
İnsan faktörü detaylı incelendiğinde ise; ilk neden ‘eğitim, beceri, yüksek stres ve tecrübe eksikliği olurken, yönetimsel sebepler ikinci ve şirket organizasyon yapısı üçüncü sırada yer alıyor.
Türkiye’de son yapılan araştırma sonuçlarına göre ise tersanelerdeki kazaların yüzde 56.9’unun güvensiz hareket nedeniyle meydana geldiği tespit edilmiş. Detaylara indiğimizde ise; iş kazalarının en önemli nedeninin psikolojik-zihinsel olması, yüksek stresin dikkat ve odaklanmaya, karar süreçlerine olumsuz etkisi dikkat çekiyor.
Deniz olmak, ifadesini eğitimlerimde çok sık kullanırım. Bana göre durmadan ileri gitmek ve kendini bulmaktır. Tüm bu çalışmalar, bilgiler gitmemiz gereken rotayı gösteriyor. Eğitmen ve danışman olarak pek çok farklı sektöre destek olsam da denizcilik sektörü kalbimin başka attığı bir alan.
2020’den bu yana üzerinde titizlikle durduğum ‘Mental Sağlık’ konusunun özellikle de başta koca yürekli denizcilerimiz ve tüm sektör çalışanları için çok önemli olduğunu veriler gösteriyor.
İnsan kaynakları kurumun, sektörün kalbidir. Gemi kaptanlarının mesleki bilgi ve becerisinin yanında yönetim becerisi, ekibini iyi tanıması, içsel dayananıklılık durumu, liderlik özelliklerinin geliştirilmesi konuları iç faktörler ana başlığı altında planlama ve iyileştirme yapılması gereken konuların başında geliyor. Bununla birlikte gemide görev alan herkes için mesleki geliştirici eğitimlerin yanısıra mental destek verilmesi diğer başlığımız olmalı. Öte yandan hava koşullarının, rotanın, sefer hazırlıklarının, gemi ekipman ve donanımının kontrollerinin simule edildiği düzenli tatbikat yapılması da dış faktörleri de içine alan bir iyileştirici faaliyet olacaktır. Aynı şekilde ofis, atölye ve tersane tarafında iletişim ve takımdaşlık-denizdaşlık konularında düzenli destekleyici eğitimler, pek çok konuda çalışanlara, kuruma ve sonuç olarak ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Köklerimiz gibi bizler de kendimize, değerlerimize, amaçlarımıza, denize sevgi ve cesaretle bağlandığımızda sorunların üstesinden geleceğimize tüm kalbimle inanıyorum.
Umudun bir rengi olsaydı mavi olurdu; Deniz gibi…